barınak

barınak
1. حرز [حِرْز]
Anlamı: barınılacak yer, melce
2. حمى [حِمًى]
Anlamı: barınılacak yer, melce
3. دارة [دارَة]
Anlamı: barınılacak yer, melce
4. سكن [سَكَن]
Anlamı: barınılacak yer, melce
5. شقة [شَقَّة]
Anlamı: barınılacak yer, melce
6. مأمن [مَأْمَن]
Anlamı: barınılacak yer, melce
7. مأوى [مَأْوًى]
Anlamı: barınılacak yer, melce
8. مبيت [مَبِيت]
Anlamı: barınılacak yer, melce
9. مثوى [مَثْوًى]
Anlamı: barınılacak yer, melce
10. مرجع [مَرْجِع]
Anlamı: barınılacak yer, melce
11. مستوطن [مُسْتَوْطَن]
Anlamı: barınılacak yer, melce
12. مسكن [مَسْكَن]
Anlamı: barınılacak yer, melce
13. معاذ [مَعَاذ]
Anlamı: barınılacak yer, melce
14. مفزع [مَفْزَع]
Anlamı: barınılacak yer, melce
15. مفزعة [مَفْزَعَة]
Anlamı: barınılacak yer, melce
16. مقر [مَقَرّ]
Anlamı: barınılacak yer, melce
17. ملاذ [مَلَاذ]
Anlamı: barınılacak yer, melce
18. ملتجأ [مُلْتَجَأ]
Anlamı: barınılacak yer, melce
19. ملجأ [مَلْجَأ]
Anlamı: barınılacak yer, melce
20. منجى [مَنْجًى]
Anlamı: barınılacak yer, melce
21. منزل [مَنْزِل]
Anlamı: barınılacak yer, melce
22. موئل [مَوْئِل]
Anlamı: barınılacak yer, melce
23. موطن [مَوْطِن]
Anlamı: barınılacak yer, melce
24. عياذ [عِيَاذ]
Anlamı: barınılacak yer, melce

Türkçe-Arapça Sözlük. 2015.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • barınak — is., ğı Barınılacak yer, melce Sabahı eder etmez barınak derdine düştüm. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kulübe — is., Far. kulbe 1) Kerpiç, saman veya ağaçtan yapılmış küçük, basit, ilkel ev Ahırların öteki yamacında bir bahçıvan kulübesi vardı. S. F. Abasıyanık 2) Bir yeri beklemekle görevli kimsenin içinde bulunduğu küçük barınak Nöbetçi kulübesi. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • açık ağıl — is. Koyunların ve keçilerin barındırıldıkları üstü açık, etrafı taş duvar veya çitlerle çevrili basit barınak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çadır — is., Far. çāder 1) Keçe, deri, kıl dokuma, sık dokunmuş kalın bez veya plastik maddelerden yapılarak direklerle tutturulan, taşınabilir barınak, çerge, oba, otağ Kılıcını çekip tek başına atını, düşman başkumandanının çadırına saldırarak ölüm… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çardak — is., ğı, Far. çār + Ar. ṭāḳ 1) Tarla, bahçe vb. yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak 2) Asma vb. bitkilerin dallarını sardırmak için direklerle yapılmış yer Evin bahçeye açılan tahta kapısının üstündeki çardakta koruklar sarkıyordu. O. Rifat …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mağara — is., Ar. maġāre 1) Bir yamaca veya kaya içine doğru uzanan, barınak olarak kullanılabilen yer kovuğu, in Şu karşıki dağda derin bir mağara vardır. A. Gündüz 2) coğ., jeol. Karst bölgelerinde kireç taşlarının erimesiyle oluşan, büyük, birbirine… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • melce — is., esk., Ar. melceˀ Sığınak, barınak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yatak — is., ğı 1) Uyuma, dinlenme vb. amaçlarla üzerine veya içine yatılan eşya, döşek Sabahleyin onu aynı güzellikte bulacağım ümidiyle yatağımdan fırladım. R. H. Karay 2) Yün, pamuk, kuş tüyü vb. maddelere kılıf geçirerek yapılan şilte 3) Üzerine… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yuva — is. 1) Kuşların ve başka hayvanların barınmak, yumurtlamak, kuluçkaya yatmak, yavrularını büyütmek veya yavrulamak için türlü şeylerden yaptıkları ve türlü biçimlerde hazırladıkları barınak O zamanlar ... mezarlıkların serviliklerine gizlenen… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”